2007’de bizi bekleyenler…
Başbakan Merkel, 2006 sonunda yayınladığı yeniyıl mesajında koalisyon hükümetinin 2006 bilançosunu çıkardı ve çok başarılı olduklarını ileri sürdü. Uzun süredir sonuçlandırılmamış bir dizi reform planının gerçekleştirildiğini belirterek, 2007 ve sonraki yıllarda uygulamaya konulacağını açıkladı. Peki neydi bu başarılar? Kısaca hatırlayalım: Hartz 4 yasalarının sertleştirilmesi, emeklilik yaşının 67’ye çıkarılması, sağlık sisteminin sigortalılar aleyhine yeniden düzenlenmesi ve sağlık sigortası primlerinin artırılması, katma değer vergisinin yüzde 19’a çıkarılması, 2007 ve 2008 yıllarında emekli maaşlarına zam yapılmaması, emeklilik sigorta primlerinin artırılması, miras vergisinin kaldırılması, işletme vergilerinin gelecek yıldan itibaren dörtte bir oranında aşağıya çekilmesi, çalışanlara sağlanmış bazı vergi kolaylıklarının iptal edilmesi vs. vs. Bir yanda sosyal güvencesi olmayan işlerde, karın tokluğuna çalışmak zorunda olanların sayısı artarken, bu gerçeğin üzeri “işsizlikle mücadelede başarılıyız” yalanlarıyla örtülmeye çalışıldı.
Bu karar ve uygulamalar altalta sıralandığında, onyıllardır süren politikaların özünde birşey değişmediği, emeğiyle geçinenlere yaşamı dar eden politikaların sertleştirilerek devam ettiği ve bu politikaların 2007 ve gelecek yıllarda da sürdürüleceği görülüyor. Merkel’in halka yönelttiği “reformlara hazır olun” ça»rısı da bunun habercisi olarak anlaşılmalı.
İzlenen bu politikalar sonucunda, dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Almanya’da sosyal adaletin son kırıntıları da ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Bir avuç zenginin serveti katlanarak artarken, yoksulluğun pençesinde yaşamını sürdürmeye çalışanların sayısı ve sefaleti arttı. Ve elbette her dönem olduğu gibi, bu sosyal ve ekonomik kısıtlamalara, kazanılmış demokratik haklara yönelik kısıtlamalar eşlik etti. Terörle mücadele adına bir dizi hak gasp edilirken, dış politikanın askerileştirilmesi yolunda da önemli adımlar atıldı. Alman ordusunun dünyanın dört bir kösesinde görevlendirilmesi, artık olagan bir durum haline geldi.
Sol Parti.PDS Federal Meclis Grubu olarak bütün bu kararlara parlamentoda karşı çıkan tek güç olduk. SPD, Hıristiyan Birlik Partileri, Yeşiller ve FDP, aynı politikaların savunuculuğunu yaparken, Federal Meclis Grubumuz hazırladığı yasa tasarıları ve önergelerle bu gidişe karşı çıktı. Sol Parti.PDS’li milletvekilleri olarak sadece mecliste değil, meclis dışında da işçilerin, işsizlerin, ö»rencilerin, kadınların yanında yer almaya çalıştık. Sendikaların, işsiz inisiyatiflerinin, ö»renci birliklerinin, kadın ve emekli derneklerinin gösterilerinde yer aldık, onların talep ve çözüm önerilerini meclis kürsüsüne tasımaya çalıştık. Asgari ücretin 8 Euro olması, işçilere politik genel grev hakkı tanınması, Hartz 4 yasasının aşılması, eğitimde ve sağlıkta özelleştirmelerin engellenmesi gibi birçok konuda yasa tasarıları sunduk. Emekçilerin yaşamını kolaylaştırmak ve haklarını genişletmek için önergeler hazırladık. Meclis dışındaki muhalefetin meclisteki gözü, kulağı ve sesi olmaya çalıştık. Ne yazık ki; bu girişimlerimizin hepsi Yeşiller de dahil olmak üzere, meclisteki hükümet ve muhalefet partilerinin oylarıyla reddedildi. Bu da bir kez daha gösterdi ki; sosyal adaletin korunması ve genişletilmesi, sosyal, ekonomik ve politik kazanımların savunulması sendikaların, sosyal kuruluşların ve diğer sivil toplum kuruluşlarının baskısı ve mücadelesi olmadan gerçekleştirilemez.
2007’de ve sonraki yıllarda gerçekleştirilmek istenen kısıtlamalar, ancak işçilerin, emekçilerin, işsizlerin, gençlerin güçlerini birleştirmesiyle engellenebilir. Onların dışarıdan baskısı olmadan, onlar tepkilerini yükseltmediği sürece 2007’nin bilançosu da emekçiler açısından çok daha olumlu olmayacaktır. Biz Sol Parti.PDS Federal Meclis Grubu olarak, bu ortak mücadeleye katkıda bulunmak için üzerimize düşeni yerine getirmeye çalışacağız. Göçmen kökenli emekçilerin bu ortak yaşamda daha ileri düzeyde yer alabilmeleri için ayrımcı ve dışlayıcı yasalara karşı girişimlerimizi sürdüreceğiz. İnsanların dini inançlarına, etnik kökenlerine göre bölünmelerine karşı çıkmaya devam edeceğiz. Dini, etnik kökeni, dili, cinsiyeti ne olursa olsun, sorunları ve özlemleri ortak olanların dostluk ve kardeşlik içinde yaşamaları, mücadelelerini ortaklaştırmaları için çabalarımızı güçlendirerek sürdüreceğiz. Vatandaşlı»a geçişin kolaylastırılması, ayrımcılı»a karşı yasaların geliştirilmesi, ırkçılı»a karşı mücadelenin güçlendirilmesi için önergeler ve yasa tasarıları sunmaya devam edeceğiz. Ve bütün bu girişimlerimizin başarıya ulaşabilmesi için, “sessiz ço»unluk” adı verilen meclis dışındaki güçlerin seslerini daha fazla yükseltmeleri gerektiği inancıyla, bu çabaları desteklemeniz için size ça»rıda bulunmaya devam edeceğiz.
Almanya, 2007 yılının ilk altı ayında AB’nin dönem baskanlığını yapacak ve kısıtlama politikalarıyla da diğer AB ülkelerine örnek olmaya çalışacak. Bu politikalara 2007 boyunca birlikte karşı çıkmak ve ortak taleplerimiz u»runa birlikte yürümek umuduyla…