Artık günümüzde sosyal güvenceyi aile sağlamıyor

1-Geleneksel Türk aile yapısında evlilik insanın yaşamında olması gereken bir kurum. Hatta birçok anne-baba çocuklarını erkenden evlendirerek sosyal hayattaki tehlikelerden koruyacağını düşünüyor… Sizin bu yönde ailelere tavsiyeleriniz neler?

Artık günümüzde aile sosyal güvenceyi sağlamıyor. Bu anlayış eski toplumlarda hakimdi ve elbette bir dayanağı vardı. Ama aile reisinin bütün aile ferlerinin karnını doyurmakla yükümlü olduğu aile modeli de eskide kaldı. Bugün artık ailelerin çocuklarını özgüvene sahip bireyler olarak yetiştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Baskı ve dayatmadan uzak, kendi yolunu çizebilen birer yetişkin olmaları için gerekli şekilde yetiştirmenin do»ru olduğuna inanıyorum.

Tabi ki her anne baba çocuğunun mutlu olmasını ister. Bu nedenle de belli bir yaşa geldiği zaman evlenmelerini ister. Ancak artık ister kız ister erkek olsun çocukların okuması, meslek sahibi olması ve yaşamını kendi kazandığı parayla sürdürmesi zorunlu hale geldi. O nedenle evlilikten önce düşünülmesi gereken çocuğun eğitimi olmalı. Sosyal hayattaki tehlikelerden çocukların kurtarılması bizlerde çok değerli bir söz deyim olan koldaki altın bilezikten geçiyor, yani bir meslek sahibi olmaktan. Bu nedenle benim ailelere önerim çocuklarının eğitimini ön plana almaları ve onların okumaları için maddi manevi her türlü koşulu hazırlamaları ve olanağı sunmaları. Evlilik bu süre içinde olabilecek bir durum. Anne ve babalar kendi deneylerinden evliliğin yani iki insanın kötü ve iyi günleri paylaşmasının sevgiden geçtiğini görmüşlerdir. Bu nedenle de sevgi temelinde evlilik yapılması, eşlerin- kadın veya erkek farkı olmaksızın- birbirlerine saygı göstermesi gerektiği konusunda çocuklarını eğitmelidirler.

2-Parlamentoda bekar bir kadın olmanın sizin için artıları ve eksileri neler? Almanya seçmeni muhafazakar mı sizce evli milletvekillerine daha mı fazla güveniyor? ( bu soruyu Sol Parti için değil, genel seçmen profili olarak yöneltiyorum ) Sizce Alman toplumu bekar bir kadını başbakan olarak seçer mi?

Parlamentoda bulunduğum süre içinde bekar bir kadın olmanın dezavantaj olduğu yönünde kötü bir deneyimim olmadı. Seçmenin ister Almanya’da ister başka ülkelerde milletvekilleri medeni durumlarıyla değerlendirdiğine inanmıyorum. Önemli olan yaptığınız iş, söylediğinizle yaptığınızın bir olması. Verdiğiniz sözü tutmanız. Yapamayacağınız, gerçekleştirmeyeceğiniz konularda boş vaatlerde bulunmamanız. Kadınlarla ilgili önyargılar doğal olarak her toplumda oldugu gibi Alman toplumunda da var. Bırakın bekar kadını evli bir kadının bile başbakan olması zor hazmedilen bir durum. Ama koşullar değişiyor ve eğer işinizi iyi yaparsanız ve parti mekanizmaları buna izin verirse ben bekar bir kadının da başbakan olabileceğine inanıyorum.

3 . Bir kadının, kariyer yapması, çocuk do»urması , iyi bir eş olması aynı anda mümkün mü? Kadınlar bu anlamda genel toplumsal yargılar yüzünden mi tüm bunların hepsine sahip olmak istiyorlar, yoksa gerçekten kendileri mi istiyor?

Kadınların bunu isteyip istememelerinden bağımsız olarak, herşeyden önce şunu görmek gerekir: maddi koşulları yaşam biçimini belirliyor. Yani toplumsal koşullardan soyutlanmış bir şekilde, kadınların neyi istediği sorusuna yanıt veremeyiz. Kadınların yaşamlarını nasıl tasarlayacağına öncelikle bu koşullar zemin hazırlıyor, karar veriyor.

İçinde yaşadığımız koşullarda bir kadının hem mesleki alanda başarılı olması hem de iyi bir eş olması ve çocuk yapması oldukça zor. Çalışan kadın, do»um yaptığında işine dönmek isterse kreş yeri bulmak zorunda. Parasız ve yeterli kreş yeri yok. Özel bakıcı tutabilmeniz için de yeterli paranız olması gerekiyor. Bir de toplum içinde kadınla ilgili değerlerin değişmesi gerekiyor. Örneğin iyi eş olmak ne demek. Bu, hem ev işlerini, çocuk bakımını mükemmel bir şekilde yapacaksınız, hem de çalışacaksınız anlamına geliyorsa gerçekleşmesi oldukça zor. Bu konuda devletin ailelere yardımcı olması gerekir. Çocuk bakımının devlet tarafından üstlenilmesi zorunlu. Kadınların hem çocuk hem kariyer yapması konusunda da dayatmalar var. Kadınlara süper olmaları dayatılıyor. İyi bir eş, iyi bir anne olacaksınız ve aynı zamanda çalışacaksınız da. Bunun sonucu ise başta dediğim gibi ço»unlukla kadının meslek hayatının sona ermesi anlamına geliyor.

4-Hafta sonu bir Alman gazetesinde kadın milletvekili oranı yüksek partiler de çocuk oranının düşük olduğuna dair bir yazı çıktı. Sizce bu kadınların siyasette daha fazla çalışmak ve mücadele etmek zorunda olduğunu mu gösteriyor? Yoksa geleneksel yargıları aştıklarının bir işareti mi?

Temel olarak, aile ve meslek yaşamının birbiriyle örtüşmesi çelişkisine dikkat çekmek gerekiyor. Yani genel olarak bu bir çelişki gibi gösterilip, tercihin birinden yana kullanılması gerektiği ileri sürülüyor. Kadına bu dayatma yapılıyor. Çocuk bakımı özel bir sorun olarak görülüp anne ve babalara bırakıldığı ve toplumsal yapı içinde de ana sorumluluğu anne üstlendiği için tabi ki kadınların politikaya atılmaları erkeklere göre oldukça zor. Federal Aile Bakanı Ursula von der Leyen, yedi çocuklu olmasına rağmen politik yaşamda ancak zengin bir aileden geliyor, çocuk bakımı ve ev işi için bakıcılar tutabilecek maddi olana»a sahip. Ki o bile çocukları belli bir yaşa geldikten sonra aktif olarak politikaya atılmış. Kadınların politikaya atılması birçok alanda mücadele etmeyi gerektiriyor. Hala kadının erkek gibi düşünebileceği, ve çalışabileceğine inanmayanlar ço»unlukta. Bu nedenle hem geleneksel yargılara hem de pratikte karşılaştığınız sorunlara direnmeniz, bir çok alanda birden mücadele etmeniz gerekiyor.

5-Göç yasasından sonra Almanya’daki Türklerde evlilik oranlarında bir azalma oldu mu? Bu yasa çıktıktan sonra Türk gençlerinde nasıl bir değişim gözlemle diniz? Geleceklerini kurmayı düşündükleri insanın Avrupa sınırları içerisinde olması düşüncesi sizce onları nasıl etkildi? Bu yasanın olumlu etkileri de oldu mu?

Rakamlar, aile birleşimi yoluyla gelenlerin sayısında üçte iki oranına varan bir gerileme olduğunu gösteriyor. İlk aşamada yeni yasanın Türkiye’de gerçekleştirilen evliliklerin sayısına nasıl bir etkide bulunduğunu gösteren veriler belki henüz olmasa da, bu evliliklerin sayısının önümüzdeki dönemde gerileyeceğine inanıyorum.

Türk gençleriyle ilgili genel bir değerlendirme yapmak imkansız. Tek tip Türk genci yok çünkü. Kendileriyle ilgili değişik yaşam planları var. Bir kısmı için belli bir yaşa gelince ilk yapılması gereken evlilik iken gittikçe artan bir kısmı ise ö»renim ve mesleğe öncelik tanıyor. İçinde yaşanılan toplumun koşulları da bunu gerektirdiği için, geleneklerden daha belirleyici olan bu etkenler belirleyici olabiliyor.

Burada geçtiğimiz yıl yayınlanan SINUS Araştırması’nın sonuçlarını da hatırlatmakta fayda var. Söz konusu araştırma, göçmenlerin homojen bir grup oluşturmadığını, örneğin farklı etnik kökenlere sahip işçi göçmenlerin birbirlerini, aynı etnik kökene sahip bir işverenden daha yakın gördüklerini ortaya koymuştu.

Yasal düzenlemenin gençleri olumu etkileyip etkilemediği sorunuza gelince İnsanların yaşamlarını zorlaştırarak onları, haklarını ve özgürlüklerini sınırlandırarak bir yere varılamaz. Gençlerin geleceklerini Avrupa sınırları içinde kurma kararlarının onlara eşit hak ve olanaklar tanıyan yasalarla teşvik edilmesi gerekir. Onlara yalnızca problem olarak bakar ve problemleri çözmek için cezai tedbirler alırsanız uyumu engeller, gençlerin kendilerini dışlanmış hissetmesine yol açar ve gelişimin ileriye değil geriye do»ru olmasının sorumlusu olursunuz. Öte yandan bunun insanın özel yaşamina önemli bir müdahale olduğu da görülmeli. İnsanlar kendilerini sadece dışlanmış olarak görmüyor,

6. Evlilerin yasal olarak bu toplumda evlenmeyenlere oranla ne gibi hakları var? Bekarlar evlilerden daha fazla vergi vermek zorunda mı? Bekar olmak bu toplumda sosyal haklar açısından dezavantaj mı?

Vergi politikasında geleneksel ailelere, diğer aile biçimlerine oranla daha fazla avantajlar sağlayan düzenlemeler var. Bu düzenlemelerden özellikle yalnız yaşayan kadınlar olumsuz etkileniyor. Sol Parti olarak söz konusu düzenlemelerin iptali için çaba gösteriyoruz.

Bugün modernlik iddiasiyla yapılan değişikliklerin cilası kazındığında, bunun altında geleneksel aileyi teşvik anlayışının yattığı da ortaya çıkıyor. Aile bakanının hazırladığı ebeveyn parası uygulaması bunun son örneği. Anne ve baba çalışıyorsa, yani geleneksel aile anlayışına uygun ise bundan daha fazla yararlanabiliyor.

7. Son yıllarda boşanmalar çok arttı? Sizce bunun nedenleri neler?

Boşanmaların artmasının en önemli nedeni ekonomik sorunlar. Eve giren paranın yetmemesi, eşlerden birinin ya da ikisinin işsiz kalması.Bu durum, eşler arasında problemlerin artmasına neden oluyor. Bir başka neden ise iş yaşamındaki düzensiz çalışma saatleri. Vardiyalı çalışma sonucu, eşler birbirini göremez hale geliyor. Hafta sonu bile çalışılıyor. Aile yaşantısı diye bir şey kalmamış durumda. Bunun dışında iyi gitmeyen evlilikleri sürdürmek yerine iyileştirmek için her yolu denedikten sonra boşanma kararı alma konusunda eskisine göre daha cesaretli davranılması, kadınların şiddet görmeleri halinde yardım alacakları kurumların olduğunu bilmeleri.

Öte yandan neoliberalizm adı verilen bugünkü koşullarının toplumsal yaşama nasıl yansıdığı da burada ortaya çıkıyor. Yalnızlaştırma, bireyselleştirme giderek güçlendiği için bu tabloyla karşı karşıyayız. Bugün Berlin’de her iki haneden birinde yaşayanlar yalnız yaşıyor.

8. Anne ve babanızın gibi ilk kuşak Türklerin evlilikleri ile günümüz evliliklerinde karşılaştırma yaptığınız da aile içinde en çok kimin rolleri değişti?

Hem kadının hem erkeğin rolünde değişme olduğunu düşünüyorum. Önceleri erkek çalışır,kadın evin işini yapar çocuk bakardı. Görevler çok kesin çizgilerle ayrılmıştı. Şimdi ise kadın da çalışıyor. Ekonomik koşullar da bunu zorunlu kılıyor. Yani erkek istemese de tek maaşla geçinilemeyeceği için eşinin çalışmasına izin vermek zorunda kalıyor. Kadının çalışmasıyla da geleneksel aile yapısı değişiyor. Kadının da erkeğin de rolü değişiyor. Kadın da dışarıda çalışıyor, erkek de az da olsa ev işlerine katkı sunmak zorunda kalıyor.Eşler arasında ilişkiler de birbirlerini daha fazla dikkate alarak sürdürülüyor. Modern bir aile yapısı oluşuyor ve yeni eşitliği temel alan ilişki ortaya çıkıyor. Kadının beklentisi bu do»rultuda oluyor.

Yukarıda adi geçen ve geleneksel aile modellerinin değişmesine yol açan gelişlemeler bu noktada da etkili oldu. Bu gelişmeler, ataerkil toplumun aynı geleneksel haliyle sürmesinin önünde bir engel teşkil ediyor.