Emperyalist dönüm noktası

Konuk yazar yorumu. Federal Hükümet silah göndermekten yana

Sevim Dagdelen

Merkel Hükümetinin Irak’a silah gönderme kararı, Alman dış politikasında bir paradigma değişikliğidir. ABD için olduğu gibi, şimdi Almanya açısından da sadece jeopolitik ve jeostratejik mülahazalar, kime, nerede ve ne zaman silah gönderileceğine karar verilirken belirleyici hale gelmiştir. Bu ise, daha açıktan bir emperyalist dış politika yoluna girildiği anlamına gelmektedir.

Dönüp geriye bakalım: Almanya Federal Cumhuriyeti, 1954’te Paris Sözleşmeleri’yle silah üretme ve silah ürünlerini ihraç etme hakkını güvence altına almıştı. İlk başta, ağır silahların ihraç edilmesi konusunda dışarıdan dayatılan sınırlamalar geçerliydi. Daha sonra, silah ihracatını düzenleyen yönergeler aracılığıyla kendi kendini sınırlama yolu bunun yerine geçti. Bu kendini sınırlamanın temel ilkesi ise, bugüne kadar değişmedi: Savaş, kriz ve gerginlik bölgelerine silah gönderilmez! Ama gerçeklik ço»u zaman daha farklıydı. Bir savaş bölgesine silah gönderilmesi ise, Bakanlar Kurulu’nun şimdiki kararıyla gerçek oldu. Bunun, Ezidiler’e yönelik soykırımın engellenmesi gerekçesiyle haklı gösterilmeye çalışılması, sinizmden başka bir şey değildir. Çünkü Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinde, korumaya muhtaç olanların bir kısmına bölgeden kaçmaları için olanak sunan PKK, Almanya’da ve AB’de terör örgütü olarak takibata u»ramaya devam etmektedir. Buna karşılık, radikal-islamcı terör örgütü Irak-Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı ise fiilen hiçbir adım atılmamaktadır. Tam tersine; Federal Hükümet, IŞİD’in Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi sponsorları ile işbirliği yaparak, Suriye halkına karşı yaptırımları daha da güçlendirmektedir. Bu da IŞİD’e daha fazla güç katmaktadır. Örneğin Suriye’deki Kürt bölgelerine karşı uygulanan ablukanın kaldırılması gibi, gerçek anlamda yardım anlamına gelebilecek her türlü adım engellenmektedir. Almanya’nın silah göndermesinin tek nedeni, diğer emperyalist güçlerle jeopolitik etkiyi artırma u»runa giriştiği yarışta mevzi kazanmak arzusudur.

Alman silahlarının gönderilmesi konusunda, soykırımdan kurtarma gerekçesiyle sürdürülen tartışma, bu siyaset değişikliğinin yolunu açan kilit görevi görmüştür. Dışişleri Komisyonu Başkanı Norbert Röttgen (CDU), bu adımın en azından bir Federal Meclis kararıyla güvence altına alınmasını talep etmektedir. Ama bu, hükümetin aldığı kararla Almanya’nın silah ihracatı politikasında yeni bir dönem başladığı gerçeğini değiştirmeyecektir. Bu politikanın yeni ölümlere ve acılara yol açacağından kaygılanmak gerekir. Bugün Frank-Walter Steinmeier ve Ursula von der Leyen’e alkış tutanların, kısa süre içinde bu tatlı rüyadan uyanacakları ihtimali de göz ardı edilmemelidir. Dünyanın dört bir köşesinde iç savaşlara Alman silahlarıyla direkt müdahale edildiğinde, bu rüya son bulacaktır.

Yazar, Sol Parti Federal Meclis Grubu’nun Uluslararası İlişkiler Sözcüsüdür.