Evlenerek Almanya’ya gitme umutlarına darbe

Haziran ayında mecliste görüşülecek tasarının yasalaşması halinde aile birleşimi için alt yaş 18’e çıkarken, belli seviyede Almanca ö»renemeyen eşler Almanya’ya gelemeyecek. Aile birleşimi kapsamında Almanya’ya Japonya, İsrail, ABD ve Kore gibi ülkelerden gelecek olan eşlere Almanca zorunluluğu öngörmeyen tasarı Türk karşıtı olarak niteleniyor. Tasarı Türklerin yanı sıra bazı Alman siyasetçiler tarafından da eleştiriliyor.

3 milyonu Türk olmak üzere 15,3 milyon göçmen veya göçmen kökenli Alman’ın yaşadığı Almanya’da hükümet, Ocak 2005’te yürürlü»e giren göç yasasında değişiklikler yapmayı hedefliyor. Hıristiyan Birlik Partileri CDU/CSU ile Sosyal Demokrat Parti SPD’den oluşan büyük koalisyon hükümetinin üzerinde mutabakata vardığı söz konusu kanun tasarısına muhalefetteki bazı siyasi partiler tepkili. Mecliste temsil edilen muhalefet partilerinden Yeşiller/Birlik 90 Partisi’nin uyum sözcüsü Josef Winkler, yasa tasarısını "uyum, aile ve kadın düşmanı ve Türk karşıtı" bir metin olarak değerlendirdi. AB yönetmeliğinin ulusal yasaya uyarlanması bahanesiyle koalisyon hükümetinin öngördüğü değişikliklerle göçmenlere hâlâ kuşku ile baktığının belgelendiğini belirten Winkler, yasanın dil zorunluluğu ile ilgili maddesinin yürürlü»e girdikten sonra Federal Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilme ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi. Winkler’in yasayı Türk karşıtı olarak tanımlamasına sebep olan etken ise aile birleşimi kapsamında Almanya’ya Japonya, İsrail, ABD ve Kore gibi ülkelerden gelecek olan eşlere Almanca zorunluluğunu öngörmemesi oluşturuyor.

Sol Parti Federal Meclis Grubu Uyum Politikası Sözcüsü Sevim Dagdelen de hükümetin yasa tasarısını eleştirerek hükümeti uyum düşmanı politikalarda ısrarlı olmakla suçladı. Hükümetin, uzmanların, bu alanda çalışmalar yapan göçmen örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının değişiklik önerilerini dikkate almadığını belirten Dagdelen, "Tasarının yasalaşması durumunda Almanca bilme zorunluluğu Türkiye gibi bazı ülkelerden gelen çiftlerin evlenmesi için önkoşul haline getirilmiş olacak. Bu ayırımcı ve ırkçı uygulama kabul edilemez." dedi.

Federal İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı ve nisan ayı sonunda bakanlar kurulunda kabul edilen tasarı, Federal Meclis’in ilgili kurullarında müzakere ediliyor. 13 Haziran’da Federal Meclis’te oylanacak olan yeni göç yasa tasarısının yasalaşması bekleniyor. Tasarının, Eyalet Meclisi’nde de kabul edildikten sonra temmuzda yürürlü»e girmesine kesin gözüyle bakılıyor.

Tasarı mahkemeden dönebilir

Kanun tasarısına tepkili olan sadece muhalefette yer alan partiler değil. Birçok uzman ve göçmen kuruluşu da yasanın anayasa ile çatıştığı kanaatinde. Yasa tasarısını müzakere eden meclis içişleri komisyonu, bu haftaki oturumda 10 uzmanı davet ederek yasa tasarısı hakkındaki değerlendirmelerini dinledi. 10 uzmandan 7’si tasarının Alman Anayasası’nın 5. maddesi tarafından teminat altına alınan aile kurumunun korunmasıyla çatıştığını belirterek, bu şekliyle yürürlü»e girmesini do»ru bulmadıklarını belirtti. Komisyonun davet ettiği uzmanlar arasında yer alan Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat’a göre göç yasa tasarısı, şu andaki durumu çok kötüleştiriyor. Yasa tasarısının göçmenlere olumsuz mesaj anlamına geldiğini belirten Kolat, "Hükümetin verdiği mesajlar şunlar: ‚Biz artık Türkiye’den aile birleşimi istemiyoruz‘, ‚Biz artık Alman vatandaşlığına kolay kolay geçirmeyiz‘ ve son olarak da ‚Ya uyum sağlarsınız ya da biz sizi uydururuz’dur." değerlendirmesini yaptı. Kolat, tasarının anayasa mahkemesinden geri dönme ihtimalini yüksek görüyor.

Dil zorunluluğu ile ilgili maddenin anayasa mahkemesine gitme durumunda geri döneceği kanaatinde olanlardan biri de Sosyal Demokrat Partili İçişleri Komisyon Başkanı Sebastian Edaty. Zaman’a konuşan Edaty, "Tasarı iki parti arasında bir uzlaşma metnidir. Biz SPD olarak aile birleşiminin belli ülkeler için Almanca şartına bağlanmasını do»ru bulmuyoruz. Ancak sığınmacılarla ilgili önerilerimizi Birlik partilerine kabul ettirmeye karşılık bu düzenlemelerin kanun metninde yer almasını kabul etmek zorunda kaldık." dedi.

Her şey Almancayı ö»renmeye bağlanıyor

Tasarı ile getirilmek istenen değişikliklerden bazıları şunlar: Aile birleşimlerinde yaş sınırı 18 olarak belirleniyor ve Almanca bilme zorunluluğu getiriliyor. Aile birleşimlerinde aranan, Almanya’daki eşin kendi geçimini temin etmesi şartı, Alman eşleri de kapsayacak şekilde genişletiliyor. Alman ve yabancıların eşlerinin yeterli Almanca bilmemeleri durumunda entegrasyon kurslarına katılmaları zorunlu tutuluyor. Eşler Almanya’ya geldikten sonra da oturum izni alabilmeleri için yeterli Almanca bilmeleri istenecek. Vatandaşlı»a geçiş için vatandaşlık sınavını kazanmak, vatandaşlık kurslarına katılmak gerekli oluyor. Eşi Alman olanların vatandaşlık başvurusunda da dil bilme koşulu sertleştiriliyor.