Garsonluktan meclise

30 yaşındaki Sevim Dagdelen, garsonluk yaptı, tuvalet temizledi. O tarihlerde önce sendikaya ardından politikaya girdi. Ve genç yaşında Almanya’da milletvekilli oldu

RECAİ AKSU Köln

Almanya’daki seçimlerde Sol Parti’den milletvekili olarak Federal Meclis’e girmeyi başaran 30 yaşındaki Sevim Dagdelen, fuarlarda, kafeteryalarda garsonluk yaptığını ve tuvalet temizlediğini anlattı. Katıldığı ilk seçimde Meclis’e girmeyi başaran ve aynı zamanda Köln Üniversitesi’nde hukuk ö»rencisi olan Dagdelen, 16 yaşından bu yana bir yandan okuyup diğer yandan çalıştığını, 6 kardeş arasında üniversite eğitimi gören tek çocuk olduğunu söyledi. Dagdelen, Milliyet’in sorularını şöyle yanıtladı:

Nasıl seçildiniz? Kim olduğunuz merak ediliyor…
Ailemden ve kardeşlerimden dolayı değil, insanlarımızın sorunlarına sahip çıktığım için seçildim. Bu nedenle politikaya girdim. Halkımızın nasıl bir yaşam sürdüğümü bilmesi gerekmiyor. Bir genç olarak gençlere örnek olabilirim. Gençlerimizin politikaya, toplumsal gelişmelere ilgisinin artması, göçmenlerin haklarına sahip çıkması önemli. 13 yıldır politika yapıyorum. Ama seçimlerden sonra, "genç bir kadın" diyorlar. Erzincanlı, 6 çocuktan biri falan. Oysa partimin neleri talep ettiğini anlatmak, göçmenlerin hak arama mücadelesine, politik mücadeleye katılmalarını sağlamak istiyorum.

Nasıl bir aileden geliyorsunuz?
Çok çocuklu bir işçi ailesinden geliyorum. Erzincan’dan İstanbul’a, 1973’te de Almanya’ya gelen bir işçi ailesinin çocuğu olarak do»dum. Ailenin 3. çocuğu olarak Almanya’da ilk ben dünyaya geldim.

Politikaya ilginiz nasıl başladı?
Okul dönemlerimde Solingen, Rostoch ve Möln’de yaşanan ırkçı, faşist saldırı ve katliamlar beni etkiledi. Solingen’de 5 Türk vatandaşı yanarken dışarıda insanların seyirci kalması beni etkiledi. ABD’nin ilk Körfez Savaşı’nda yürüyüşlere katıldım. Politikaya 16 yaşında başladım. Petrol için insanların ölmesine göz yumamazdım.

Aileniz nasıl karşıladı?
Beni desteklediler. Ancak, ailem üniversiteyi bitirmemi istiyordu. Ailemin üniversiteye giden tek çocuğuyum. Ama aynı zamanda ailemin durumu iyi olmadığı için çalışmak zorundaydım. Babam erken emekli oldu. Okula gidiyor ve çalışıyordum. Anne ve babama yük olmamak için 16 yaşında Düsseldorf Havaalanı’nda temizlikçi olarak işe başladım, orada annemle çalışıyorduk. Sendika üyeliğim de o zaman başladı. Temizlikten milletvekilliğine diye haber yapılıyor. Bundan hiçbir zaman utanmadım, bunu saklamadım. Uçak da temizledim, uçağın tuvaletini de. Hiçbir zaman bir işçinin, emekçinin alınteriyle kazandığı parayı ayıplamam. Alınterimle para kazanarak, aileme yük olmamak için çalıştım. Bir işçinin, emekçinin çalışması, para kazanması onurlu bir olay.

Neden solu seçtiniz?
16 yaşından beri emek ve sömürünün ne olduğunu biliyorum. Bunu ailemde de hissettim. Halamın o»lunun madende çalışıp kanser olması, emeğinin karşılığını alamaması beni rahatsız etti. Çalıştığım yerde sendikacı oldum.

Aileniz hangi mesleği seçmenizi istedi?
Annem, kalbinden rahatsız olduğu için doktor olmamı istedi. Babamsa, işçilerin haklarını savunayım diye avukat olmamı. Babam üniversitenin biraz uzun sürmesine kızdı.

Neden hukuk okuyorsunuz?
Burada yaşayan Türkiyeliler kendi sorunlarına sahip çıkmalı. Türkiye hükümetleri bizleri hep döviz makinesi olarak gördü, sorunlarımıza sahip çıkmadı. Aslında buradaki insanlar sorunlarına sahip çıkmalı.

Türkiye’ye gidiyor musunuz?
1997’de Almanya Merkezi Ö»renci Temsilciliği Yönetim Kurulu üyesiydim. Türkiye’de gazeteci Metin Göktepe polis tarafından öldürüldü ve suçlular cezalandırılmadı. Annem ve babam Türkiye’deki olaylardan dolayı Türkiye’ye gitmeme karşı çıksalar da, 1997’de Göktepe’nin duruşmasına Avrupa’dan giden delegasyondaydım. Türkiye’de Göktepe ile ilgili protesto mitingine de katıldım.