Göçmen Kadınlar Birliği Tanıtım Şenliği

Bugün buraya Frankfurt’tan, yaşamını, geleceğini, değiştirmek isteyen işçilerin, sendikacıların, kadınların, işsizlerin, değişik kurum ve kuruluşların bir araya gelerek sosyal saldırılara karşı neler yapılabilir sorusuna yanıt arandığı Sosyal Forum’un toplantısından geliyorum. Almanya’nın dört bir tarafında yaşayan emekçilerin, kadınların, gençlerin bugününü belirsiz kılan, geleceğini karartan politikalar karşısında seslerini ve güçlerini birleştirmeyi kararlaştırdıkları bir konferanstan geliyorum.

Bugün hepimizin en fazla ihtiyac duyduğu da bu. Sorunlarımız karşısında yılmadan, umutsuzluga kapılmadan, deneylerimizi birleştirerek, dayanışarak, biraraya gelerek kararlı olmak ve yalnız olmadığımızı bilmek.

Değerli konuklar, Sevgili kadınlar

Almanya’da neler olup bittiğini hepiniz gazetelerden, televizyonlardan izliyorsunuz. Sadece izlemiyor daha da önemlisi bütün bu sorunları yaşıyorsunuz, yaşıyoruz.. Yıllardır alınterimizin karşılığının nasıl da eriyip gittiğini, çocuklarımızın en temel ihtiyaçlarını bile karşılarken nasıl da zorlandığımızı, işsizliğin ya da işten atılma korkusunun ne demek olduğunu biliyoruz. Belki bütün bunları anlatmaya gerek yok. Ama bu sorunlara karşı neler yapılabilir iste bu dönem açısından konuşulması gereken en önemli şey bu.

Almanya’da büyük koalisyon programı üzerine günlerdir tartışılıyor. Seçimler öncesi vaatler vererek seçmenlerin gözünü boyayan partiler, seçimlerin hemen ardından verdikleri vaatleri çok çabuk unuttular.

Bugün koalisyon partilerinin üzerinde uzlaşmaya vardıkları hükümet programı zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmanın programıdır. Program, nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar saldırı politikalarının faturasını emekçilerin sırtına nasıl yıkabileceklerinin programıdır. Hayat pahalılığının, emeklilik yaşının yükseltilmesinin işten çıkarılmaların kolaylaştırılmasının programıdır.

Son 7 yılda işçi ücretleri düşürüldü,, çalışma süreleri uzatıldı taşeron firmalar yaygınlaştırıldı. Hartz ve Ajanda 2010 yasaları çıkarıldı. Gençlerimiz kapı kapı dolaşıp meslek eğitim yeri arar hale geldi. Binlerce emekçi doktora gidemez, ilaca para yetiştiremez oldu. Yıllarca çalıştıktan sonra ”bari yaşlılık günlerimizde rahat edelim” diye düşünen emeklilere ise vefa yerine cefa layık görüldü.

En temel hak ve özgürlükler kısıtlandı. Müslüman inancından olanları zan altında bırakan tutumlarla değişik uluslardan emekçiler arasında önyargıları derinleştirildi.

Bugün hükümetin programı işte bu saldırıları kaldıkları yerden devam ettirme programıdır.

Bugün Almanya’daki tüm emekçilerin olduğu gibi, Türkiye kökenli emekçilerin de temel sorunları, işsizlik, sosyal kısıtlamalar, eğitimin-sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi ve bunlara bağlı olarak yaşanan ırkçılık ve ayrımcılıktır. Bu nedenle diyorum ki Türkiyeli emekçilerin, kadınların bu sorunlar karşısında yapması gereken tek şey yerli ve diğer uluslardan emekçilerle birlikte mücadele etmesidir.

Sevgili kadınlar, Değerli konuklar

Paris’te yaşananlar göçmenleri bir kez daha gündeme getirdi. İşsiz, yoksul, dışlanmış gençlerin öfkelerini yakıp yıkarak ifade ettiği olayları hepimiz endişe ile izledik. Paris’te günlerce süren olaylarla birlikte Almanya’da da göçmen gençlerin böylesi tehlike potansiyeli taşıyıp taşımadığı sorgulanmaya başlandı. Ancak asıl sorgulanması gereken şeyler yine gözlerden uzak tutuldu. Gençlere nasıl destek olunacağı, meslek eğitim ve iş olanaklarının nasıl artırılacağı, bir bir kapatılan bütçeleri kesilen sosyal projelere nasıl destek verileceği işte bunlar tartışılmadı. Oysa daha bir kaç hafta önce açıklanan PİSA araştırması Almanya’da eğitim sisteminin nasıl da sorunlarla dolu olduğu ve sorunların temelinin zenginle yoksul arasındaki ayrımdan kaynaklandığını ortaya koyuyordu. Göçmen çocukların ve gençlerin durumu da daha fazla desteğe ihtiyaç duyulduğunu bir kez daha gösteriyordu. Pisa araştırmasının sonuçları ortadayken, Paris’te yaşanan olaylardan çıkarılması gereken yığınla ders varken hükümet programında göçmenler sadece iç güvenlik ve terör konuları, Almanya’ya göçün sınırlandırılması konuları çerçevesinde anıldı. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.

Sevgili kadınlar

Bugün Sol Parti olarak Parlamentoda temsil edilen 54 milletvekili arkadaşımla birlikte yaşadığımız bütün bu sorunlara karşı taleplerimizi Parlamentonun kürsüsüne taşımak, orada tartışılmasını sağlamak için elimizden geleni yapmaya hazırız. Bugün Büyük koalisyonu oluşturan partiler ve parlamento dışında kalan FDP ve Yeşiller partilerinin hep bir ağızdan konuştuğunu, hedeflerinin de programlarının da yapmak istediklerinin de birbirinin aynısı olduğunu biliyoruz. Parlamentoda bizim temsil ettiğimiz işçi ve emekçilerin başarısı 54 kişinin mücadelesi ile sınırlı olmadığında, sokaktaki hareketle, sizlerin tepkileri, talepleri ve istekleri ile birleştiğinde gerçek bir başarı olacaktır.

Bu nedenle sizleri , kısıtlamalara, ayrımcılı»a ve önyargılara karşı güçlerimizi birleştirmeye, geleceğimiz için, insanca bir yaşam için birlikte mücadele etmeye çağırıyorum.

Sevgili kadınlar, Değerli konuklar

Benim de kurucuları arasında bulunduğum Göçmen Kadınlar Birliği, kadınların örgütlenmesine olan ihtiyacın daha fazla olduğu bir dönemde kuruldu. Göçmen kadınların sorunları başta dil, meslek eğitimi, iş, gibi sorunların yanısıra geleneksel aile, toplum yapısı ve alışkanlıkları nedeniyle daha da zorlaşıyor. Kadına yönelik şiddetin yaygın olmasının, kız çocuklarımızın zorla evlendirilmesinin, kişisel bir sorun olması gereken dini inanışın toplumsal yaşama taşınıp politik istismarının değişik örnekleriyle hala karşılaşıyoruz.

Bu yüzden sizleri yaşadıklarını kaderi olarak görmeyen, özlemlerini, taleplerini, sorunlarını paylaşarak ve birlikte mücadele ederek yaşam koşullarını değiştirmek için bir araya gelen Göçmen Kadınlar Birliği çalışmalarına güç vermeye çağırıyorum. Bugün burada bu güzel etkinliği gerçekleştiren arkadaşları ve sizleri kutluyorum.