Hükümet partileri önerilere kulak asmadı
Federal Hükümet Göc Yasasinda yaptigi degisikliklerin bir kismini, örnegin aile birlesimlerine Almanca bilme önkosulunu getirilmesini, zorunlu evliliklerle mücadele gerekcesine baglamisti. Bilindigi gibi 2005 sonunda Meclisin gündemine zorunlu evliliklerle ilgili bir önerge geldi. Sol Parti Meclis Grubu da, zorla evlendirme magdurlarinin haklarinin korunmasi ve hukuksal statülerinin saglamlastirilmasi icin bir önerge vermisti. Bunun disinda Aile Bakanligi uzmanlarin katildigi bir toplanti düzenledi ve sorunun cözümüne iliskin önerileri dinledi. Bütün bu parlamenter sürecin sonunda ortaya su sonuc cikti: Hükümet partileri önergeleri reddetti. Yani zorla evlendirmeleri kendi cikarlari icin kullanmaktan baska bir dertleri yok. Konuyu sürekli gündeme getirmelerinin tek amaci, göc yasasini ve diger yasal düzenlemeleri sertlestirmek icin malzeme yapmak.
Benim hazirladigim soru önergelerine hükümetin verdigi yanitlar da bunu gösteriyor. Ocak 2006’da verdigim ilk soru önergesinde, zorla evlendirilenlerin durumuna iliskin bazi sorular yöneltmistim. Hükümetin bu konuda saglam istatistik verilere sahip olmadigi daha o zaman ortaya cikmisti. Simdiki soru önergesine verilen yanitta da ayni sonuc cikiyor. Bu konuda bir raporun hazirlandigi ve önümüzdeki aylarda aciklanacagi söyleniyor. Hazirladigim baska bir soru önergesine verilen yanitta ise, Almanya’da mahkemelerde simdiye kadar zorla evlendirmeyle baglantili olarak acilan dava sayisinin 20’nin altinda oldugu, bu davalarin bir kisminin ise herhangi bir mahkumiyet karari alinmadan kapatildigi söyleniyor. Yani bir yanda Icisleri Bakani Schäuble Türkiyeli genclerin eslerinin yarisini Türkiye’de secmesine karsi cikiyor. Yapilan aciklamalarla bu genclerin yaptigi evliliklerin zorunlu evllilik oldugu süphesi yaratilmaya calisiliyor. Diger yanda kendi verdikleri rakamlarla bu iddialarinin ne kadar yersiz oldugu söyleniyor.
Zorunlu evliliklere karsi olmadigim anlami cikarilmamali. 15 Aralik 2005’te Mecliste ilk konusmami bu konuda yapmistim ve ilk cümle olarak, zorla evlendirmenin bir insan hakki ihlali oldugunu söylemistim. Benim karsi ciktigim, koalisyon ortaklarinin ikiyüzlülügü. Bir yanda her evlilige zorla evlendirme damgasi vuruyorlar, bunun icin ceza yasasinin degistirilmesi gerektigini söylüyorlar, aile birlesimlerinde 18 yas siniri getiriyorlar, “Almancayi ögrensin de gelsin” diyorlar. Öte yanda, örnegin zorla evlendirilerek ülkelerine gönderilenlerin alti ayi askin bir süreden sonra da Almanya’ya gelmelerini saglayacak yasa degisikliklerine yanasmiyorlar. CDU daha da ileri gidip, eslerden bagimsiz oturma izni alinmasi icin gerekli bekleme süresini 3 yildan 4 yila cikarmayi öneriyor. Yani zorla evlendirilen, aile ici siddete maruz kalan bir kadina, “Almanya’da kalmak istiyorsan bosanamazsin, 4 yil bu sartlarda yasamayi kabul etmelisin” diyor.
Soru önergesine verilen yanitta, gerek Aile Bakanligi Komisyonu’nda dinlenen uzmanlarin getirdigi iyilestirme önerilerinin neden dikkate alinmadigi sorusuna, gerekse Entegrasyon Zirvesi sonrasinda olusturulan 4. Calisma Grubu’nun önerileriyle ilgili soruya tatmin edici bir yanit yok. Örnegin söz konusu calisma grubunun bircok üyesinin, magdurlarin haklarinin korunmasi ve genisletilmesi icin yasa degisiklikleri yapilmasi taleplerinin oldugunu biliyorum. Ama hükümet bu talepler yokmus gibi davraniyor.
Hükümet göcmenlere ve özellikle göcmen kadinlara yönelik cesitli danisma, aydinlatma ve bilgilendirme hizmetlerinin varligindan söz ediyor. Konunun magduru hakkinda hicbir bilgiye sahip olunmadan, bu hizmetlerin yeterli mi, yoksa yetersiz mi oldugu konusunda yapilacak her aciklama samimi olamaz. Bircok eyalette kadin siginma evleri gibi kuruluslara yapilan yardimlarin kesilmesi nedeniyle buralarin kapisina kilit vurulurken hükümetin bu konudaki aciklamalarinin da ikiyüzlü oldugunu düsünüyorum.