Kıbrıs sorunu Avrupa ülkelerinde değil Kıbrıs’taki halk tarafından çözülecektir
Birkaç Türk kökenli Milletvekili’nin Kıbrıs’ın işgal altındaki bölümüne düzenlenmiş bir ziyarete katılmaya niyetli olmalarına yönelik görüşlerin nelerdir? Siz neden katılmıyorsunuz?
“Bu ziyaretein Kıbrıs halklarının barış içerisinde yaşamasının koşullarını oluşturmaya hizmet etmeyeceği düşüncesindeyim. Toplantının resmi makamlarca örgütlenmeside açıkca göstermektedirki, bu ziyaretle sadece bugüne kadar çözüm olmayan resmi politikaların Avrupa ülkelerinde yaygınlaştırılması hedeflenmektedır. Bana göre Kıbrıs sorunun senelerdir çözüme kavuşmamasının asıl nedeni bilgi eksikliğinden kaynaklanmamaktadır. Ayrıca Kıbrıs sorunu Avrupa ülkelerinde değil kıbrıstaki halk tarafından çözülecektir. Toplantının ‘kıbrısın Türk tarafı’ için neler yapılabilir çercevesinde yapılması bile, başlı başına kıbrıs sorunun barışçıl ve demokratik bir şekilde çözümüne hiç bir katkı sunmayacaktır. Aksine bazı milliyetçi çevrelerin bu sorunu daha da derinleştirmesine hizmet edecektir. Sorunun örgütlü bir şekilde Avrupa ülkelerine taşınması, aynı zamanda avrupada barış içerisinde yaşayan Türk-Yunan, Kıbrıslı insanlar arasında önyargıların körüklenmesine hizmet edecektir. Bu ziyarete katılanların içerisinde de iyi niyetli ve Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olumlu adım atma çabasında olan arkadaşlar bulunuyor olabilir, ancak sorunun sadece Türk kesimin sorunu olarak lanse edilmesi,sadece Türklerin mahdur edidiğinin açıklanması gerçekleri yansıtmayacaktır. Bunun için böyle bir gezide yer almadım.
Türk Ceza Yasası’na değişiklikler getirme yönündeki çeşitli çabalara rağmen, başlıca medeni, siyasi ve insan haklarının garantisi ele alınışları orantısız olan kamu düzeni ve ulusal güvenlik gibi gerekçelerle verilmiyor. Bunun önde gelen örneklerinden biri varolduğu biçimiyle Ceza Yasasının 301. Madde’sinin kullanımı. Bu maddenin varlığı ve kullanımını nasıl yorumluyorsunuz?
Ne yazık ki Türkiye’de demokratik hak ve özgürlüklerin kullanımını engelleyen bir dizi yasa var, TCK’nın 301. Maddesi bunlardan sadece biridir. Başta Kürt halkı olmak üzere değişik uluslardan azınlıkların haklarını gasp eden, sendikaların örgütlenme haklarını olabildiğince sınırlayan bir dizi yasa var.
Geçtiğimiz ay bir grup Türkiye kökenli milletvekiliyle Türkiye’ye yaptığım ziyarette, Türkiye Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’e başta 301. madde olmak üzere bir takım eleştirilerimi dile getirdim.
Beni umutlandıran bir olgu ise Türkiye’de demokrasi yanlısı değişik siyasi örgütler, partiler ve sendikalar 301. maddenin karşılıksız, yani yerine yenisi hazırlanmadan, kaldırılması için mücadele sürdürmeleridir. Asıl önemli olanın Türkiye içinde, oradaki değişik uluslardan halkın birlikte verdikleri demokrasi mücadelesidir diye düşünüyorum.
3. Avrupa’da Kıbrıs sorununun görüşmelerle toptan çözümüyle (uluslar arası yasalar, BM kararlar?, yüksek düzey anlaşmalar temelinde) gerçekten ilgilenenler sizce bu amaca ulaşılmasına nasıl katkıda bulanabilirler?
Üzülerek belirtmek isterim ki, senelerdir Kıbrıs meselesi başta Türkiye ve Yunanistan olmak üzere Emperyalist ülkeler tarafından, iç ve dış politaka malzemesi olarak kullanılmaktadır. Bunedenle bugüne kadar sorunun cözümü dogrultusunda bir çok iyi niyetli girişim başarısız kalmıştır. Bunun için sorunun çözülebilmesinin ilk koşulu olarak, kıbrısda bulunan tüm silahlı güçlerin kıbrısı terk etmesi gerekir. Emperyalistler tarafından dayatılan hiç bir çözümün uzun vadeli olması düşünülemez. Bugün asıl teşvik edilmesi gereken, kıbrısda yaşayan değişik uluslardan insanlar arasındaki dostlugun geliştirilmesi olmalıdır. Hem Rum, hem de Türk tarafında kıbrıs sorunun kıbrıs halkı tarafından cözülecegini savunan güçlerin oldugunu biliyorum Avrupadaki biz demokratlara düşen görevde bu düşünceyi savunanları güçlendirmek olmalıdır.